11 Kasım 2018 Pazar

Rilke / Dua Saatleri

Ama kentler sadece kendine ait olanı ister,
her şeyi .çekip alırlar kendi çarkları içine.
Çürük tahtalar gibi parçalarlar hayvanları
ve çok çeşitli insanı yakarak yok ederler.

Ve kültürler için hizmet eder tüm insanları
ve büsbütün kaybederler dengeleri ve ölçüleri,
sümüklüböceğin izlerine ilerleme derler
ve arabayı yavaş sürülecek yerde hızlı sürerler
ve kendilerini orospu gibi hisseder ve öyle aksederler
ve daha çok gürültü ederler, cam ve metalle.

Sanki bir aldatmaca her gün kandırır onları,
artık hiçbir zaman olamazlar kendileri;
para büyür ve ele geçirir tüm güçlerini
ve güçlüdür bir doğu rüzgarı gibi ve onlar küçük
ve boşalmış içleri beklerler, şarabın
ve tüm hayvan ve insan özlerinden gelen zehrin
onları geçici, boş işlere yöneltmesini.

7 Mart 2018 Çarşamba

Kapı / Birhan Keskin

geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.

dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.

dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.

açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm 
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?

biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hâlâ bende.

kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.

bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye 
gıcırdandım takatsız.

gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgâr sallıyor beni...

Birhan Keskin

19 Kasım 2017 Pazar

Egemen Düşünce / Giacomo Leopardi


Çok tatlısın sen, hem de güçlü;
egemensin aklıma baştan sona;
ürkütürsün, ama değerli armağanısın
tanrıların bana; içimi karartan
günlerimin yoldaşı; aşk düşüncemsin
sen benim, karşıma sık sık çıkan.
Nasıl da tenhalaştı aklım
sen ona yerleşince!
Tüm diğer düşünceler hemen ardından,
tıpkı şimşekler gibi sağa sola
dağılmaya başladılar. Bomboş bir alanda
tek başına duran bir kule nasılsa, sen de
öylesin, dev gibi, aklımın ta ortasında.

Her şey, yaşamın kendisi de,
senin dışında nedir ki
benim gözümde!
Dayanılmaz bir sıkıntı,
eğlenceler, günlük dedikodu,
anlamsız zevkler, boş umutlar;
nedir ki, tüm bunlar senin bana verdiğin
gökselliğe denk zevkin yanında.

Nasıl ki Apeninlerin yalçın kayalıklarından
uzaktan gülen yeşil vadiye
can atar yolcu; nasıl ki çevirir
gözlerini oraya; ben de kuru ve tatsız
günlük konuşmalardan sonra
dönüyorum can atarak sana: Çiçekli
bir bahçeye döner gibiyim neredeyse;
seninle olmak iyi geliyor duygularıma.

İnanılmaz gibi bir şey bu,
nasıl da dayandım uzun zaman
bu mutsuz yaşama ve sensizlik
içinde bu aptal dünyaya; anlamıyorum,
nasıl da özlem duyar başkaları,
sana benzemeyen şeylere.
Giacomo Leopardi
Çeviren: Necdet Adabağ

18 Eylül 2017 Pazartesi

Adélia PRADO / Gecenin Ortasında


Gördüğüm düşü anlatmak için uyandırdım onu:
masa yok, hiçbir şey destek olmuyor onlara -
ak bungalovlar, karanlıktan kopmuş.
Işıma yok, koku yok ya da arılık yok,
yalnızca ak dallar, bol ak akış.
Karanlık odada, bir canlanış: alışılmamış devinimin
görünüşü.
Yol bir koku anımsatıyor sana, ne dediklerini
duyumsuyorum -
"Bir yeniden diriliş hazırlığı örülmekte, çanları çalacak
neşenin kökleri."
Acı veren hoşnutluk.
Uyuyamadığımı gördü ve "Kadınlar
çok karmaşık, erkeklerse çok basit.
Ben basitim. Sen de öyle olmalıydın." dedi bana.
İsterim basit olmayı, haklı şimdi -
basit, basit, yinelemeye başladım içimden - basit, diye.
Birden bu sözcük dikildi karşıma. Çarptı geçti üzerimden.
"Nedir yanlış olan?" diye sordu bu kez.
- Bungalovlar -
Hiç o kadar uzaklara gitmedik ki biz,
Aklım başıma geldi bu soruyla, hıçkıra hıçkıra,
yeterince basit oluncaya dek yumuldum uyumaya.
Adélia PRADO Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR

20 Temmuz 2017 Perşembe

Metamorfoz / Dr.Deepak Chopra



Dr.Deepak Chopra’dan metamorfoz (başkalaşım) hakkında bir hikâye

Bir tırtıl bir kurt gibidir, bir kelebekse çok güzel renkleri olan uçan sihirli bir yaratık. Zamanı geldiğinde bir tırtıl daha çok yemeye başlar ve kendi metabolizmasının ihtiyacı olanından daha fazlasını tüketir. Böylece tırtılın bedeni ölmeye başlar, bu bedenin sıvılaşması şeklinde olur. Fakat tırtılın bedeninde orada burada birkaç hücre vardır.
Bilim adamları bu hücrelere “hayalci hücreler” adını verirler. Bu hücreler aslında yeni bir gerçekliğin hayalini kurarlar, farklı bir bilinç seviyesinde titreşirler. Tırtılın bedeni bu hücreleri tanıyıp onlara saldırırlar. Fakat onlar farklı bir seviyede titreştikleri için bu saldırılardan etkilenmezler. Saldırıcı hücreler ise kısa zamanda vazgeçerler. Bu arada hayalci hücreler yine orada burada kümelenmeye başlarlar.
Daha sonra da bu kümeler birbirleri arasında bir bağlantı oluştururlar. Bu hücre bağlantıları belli bir kritik kitleye, eşiğe ulaştığında, sihirli bir şey olmaya başlar: tırtılın bedeninde uyumakta olan bir gen, genetik kod, uyanır. Bu genetik kod kanatların, yeni bir kalbin, antenin, bacakların, uçan bir varlığın metabolik hızı vb. ne dair tüm bilgileri içerir, hepsi bu kodun içinde gizlidir. Bu gen, hayalci hücrelerin birbirleriyle kurdukları bağlantı sayesinde uyanır. Tırtılın bedeninin geri kalan kısmı ölürken, hayalci hücreler tırtılın ölmekte olan gövdesini kendilerini besleyecek bir gıda olarak kullanırlar.
Bu hayalci hücrelerin büyümek ve bağlantı kurmak için kullandıkları bir kültür ortamı olur. Ve çok kısa zamanda bir özgürlüğe doğru uçmak üzere bir kelebek buradan ortaya çıkarak uçmaya başlar.

6 Temmuz 2017 Perşembe

Arkadaş Z. Özger


vücudum
sabırlı sevgilim benim
bu hüznü senin için biriktiriyorum
sana gelicem beklemelerin bu acılı durağından
bu giz bu karanlık bitecek
güneşin çıkmasını bekliyorum

(Yordam, Eylül 1968)

Rilke / Dua Saatleri

Ama kentler sadece kendine ait olanı ister, her şeyi .çekip alırlar kendi çarkları içine. Çürük tahtalar gibi parçalarlar hayvanları ve çok ...